25 Aralık 2017 Pazartesi

Sanat Sığınağı


     Savaş ve zulümler dünya yaşanılabilir bir yer olduğu günden buyana  hep var oldu ve ardı arkası kesilmeyen zulümlerin emperyalist hırslar uğruna çıkardıkları savaşlarla vahşetlere imza atan insanların çirkin gölgesini yok etmek sanata ve sanatçılara düştü.
Savaşlara ve adaletsizliklere  karşı koyabilmek  başlı başına bir insanlık mücadelesidir. İşte tam da bu nedenle her sanatçı aynı zamanda zulme, adaletsizliğe ve bütün sömürücülere  karşı duran birer savaşçıdır. Savaş denilen katliamlar insanların ürettiği en vahşi eser olsa bile sanatın umuda ve direnişe dair takındığı evrensel tutum her türlü savaşı yenecek kadar güçlüdür. “Zulüme direnen  yaratıcılık ” olarak ifade edebileceğimiz sanat yaşanılan bütün sömürüleri  bizlere en güzel şekilde anlatabilecek gerçeğin içinden geçmemizi sağlayabilecek bir yoldur. Sanatçı kendi yoluna bizleride dahil ederek savaşa karşı en önemli eylemi geçmişte, bugünde, elbette gelecekte de eli kanlı zalimlerin varlığının unutulmaması, nefret duygusunun tüketilmemesinin ve zulümlerin kanıksanmasının önüne geçebilmektir.  Sanatçıların asıl hedefleri hırslara karşı direnen, güzelliğe kanat çırpan insanların olduğunu göstermek ve bunu eserlerinde toplumlara aktarmaktır.  Öyleki dünyanın gördüğü iki büyük savaş iki büyük sanat akımına dönüşmüş ve modern dünyada eklerini görebildiğimiz akımlar haline gelmiştir.  İki büyük savaş arasındaki sanat hareketleri en genel biçimiyle Dada ve hemen onun ardından Sürrealizm, bu çerçevede savaşlar  ele alınmış ve anlatılmaya çalışılmıştır. Zira günümüzde de yeni sanatı destekleme amacı güden görüşler muhtemeldir ki, kaynağını Dada ve Sürrealizm’den almıştır. Dünya savaşında ağır bedeller ödeyen insanlığın temsilcileri olarak değerlendirebileceğimiz sanatçılar II. Dünya savaşı sonrasında hatta günümüzdeki oluşumlarda da etkileri süren birikimler bırakmıştır. Kendinden sonraki tüm dönemlerde etkileyici, tetikleyici, ilham verici ve yön verici olmuştur. (Mukadder ÖZDEMİR,Dadaizm, İsmek El Sanatları Dergisi , 2015, sayı18,)

     Sanat , sanatçının izleyiciye anlatmak istediği , kendi içinde yaşadığı fırtınaları anlattığı bir bağ  olarak görülürse savaş esnasında gözleriyle değil kalbiyle gördüğü, maruz kaldığı olayları  eserlerinde toplumlara aktarmak için kendi içinde verdiği savaştır. Sanat yalnızca estetik kaygısı gütmez sanat, iyiyi güzelden ayırmaz sanat dendiğin de aklınıza gelen bu klişelerden kurtulmanın tam zamanı !  Barışı ellerimizle ilmek ilmek örmek istediğimiz şu zamanlarda gören gözlerinizi yummak zorunda değilsiniz duyan kulaklarınızı tıkamak ne derece insan olduğunuz sorusunu akla getirmez mi  ?  Goya  , Fransızların 1808’de Madrid’i işgali sırasında, Napolyon’un ordularına direnen İspanyolların anısına çizmiş olduğu 3 Mayıs Katliamı ile  gördüğü herşeyi bize eseriyle hissettirmiş ve o mükemmel bağı bizimle kurmuştur. Picasso , 1937 yılında İspanya’da Bask bölgesinin merkezi olan Guernica şehrine faşist diktatör General Franco’nun yaptığı saldırı Guernica eseri ile gösterilmiştir ve yaşanan yıkımlar eserde bizlere ürtücü bir yolla gösterilmiştir. (https://onedio.com/haber/sanatin-savasa-bakis-acisi-sanat-ne-anlatir-3--342218) Savaş dönemlerinin eleştirildiği ve dönemlerin hissettirildiği  binlerce eser plastik sanatlar, edebiyat, müzik gibi  her sanat alanında mevcut.  21.yy da halen varlığını sürdüren savaşları görmekteyiz Suriye iç savaşının etkileri Suriye’li olan sanatçıların yaşadıkları kaus ,katliamlar,yıkımlar ve hastalıklar  sanat eserlerinde açık bir şekilde  görülüyor.


     21. Yyda görüyoruz ki devam eden savaşlar, göçler , katliamlar yalnızca ve yalnızca  kınanmakta.  Hatta öyle ki 3 maymun oynanmakta. Peki ya savaşların yıkıcı etkilerini görmek veya anlatmak için sanatçı mı olmak gerek ? Asla ! İnsan olmamız yeterli olacaktır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder